Aynalıkavak Kasrı, 17. yüzyıldan itibaren Haliç
kıyılarını süsleyen yapıdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Aynalıkavak
Sarayı” ya da “Tersane Sarayı” olarak bilinen yapılardan günümüze ulaşabilen
tek örnektir.
Bu bölgenin Bizans döneminde de imparatorlara ait bir dinlenme yeri olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bölgenin Bizans döneminde de imparatorlara ait bir dinlenme yeri olduğu anlaşılmaktadır.
Hatta bize kasrı gezdiren rehber, buranın bahar ve yaz
aylarında kullanılan bir dinlenme evi olduğunu söyledi.
Fatih Sultan Mehmed’in (1444-1481) İstanbul’u
fethinden sonra, Osmanlı sultanlarının da ilgisini çeken bu büyük koruluk,
bölgede kurulan Osmanlı Tersanesi’nden dolayı “Tersane Hasbahçesi” adıyla
anılmaya başlamış.
Ağırlıklı olarak 19. yüzyıl saray, köşk ve
kasırlarından oluşan Milli Saraylar yapıları arasında daha erken dönemlerden
günümüze gelmiş tek yapı olan Aynalıkavak Kasrı geleneksel mimarîsi ve
dekorasyon özellikleriyle son derece ayrıcalıklı.
Restorasyonu ve tefriş çalışmaları tamamlanarak 5
Kasım 2010 tarihinde ziyarete açılan Aynalıkavak Kasrı’nın alt katı, Sultan
III. Selim’in sanatkâr kişiliğine uygun olarak tarihî Türk çalgılarının
sergilendiği bir müze haline getirilmiş.
Aynalıkavak
ismi ise, bahçesindeki kavak ağaçlarından ve Pasarofça Antlaşmasıyla Mora'yı
türklere bırakan Venediklerin anlaşma sonrası Osmanlı Padişah'ı III.Ahmet'e
hediye ettikleri aynalardan gelmekteymiş.
Beyoğlu Hasköy’de
yer alan kasrın, ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte; Evliya
Çelebi’ye göre Fatih Dönemi’nde, bir başka kaynakta ise 1613 yılında Kaptan-ı
Derya Halil Paşa tarafından yaptırılmış olduğunu söyleniyor.
Aynalıkavak Kasrı, TBMM
Milli Saraylar birimine bağlı bir saray statüsünde.
Buraya girmek için
Müze kart geçerli değil maalesef. Giriş ücreti yetişkinler için 2,5 TL, öğrenciler
için ise 1 TL.
Aynalıkavak
Kasrı’nın bahçesinde bir de çayınızı kahvenizi içeceğiniz cafe bulunuyor.
Pazartesi ve Perşembe günleri hariç diğer günler hizmet veren bu yerde sabah
kahvaltınızı ulu ağaçlar arasında yapabilirsiniz.
Kasrı tek başınıza
gezemiyorsunuz, kapıda sizi bekleyen görevli rehberler 4-5 kişilik grupları
kasır içerisinde hem gezdirip hem de o tarihleri anlatıyorlar. Saat başları
yapılan bu gezintiye mutlaka katılmalısınız.
Giriş göz
kamaştırıcı bir mimariye sahip. Oldukça serin olduğunu söylemek mümkün. Geniş
camlar, devasa koltuklar, gösterişli perdeler sizi o yıllara alıp götürüyor. Oradan
bekleme odasına geçiliyor. Salon ise iç açıcı, havadar ve aydınlık.
Giriş mekânına bir
verandadan giriliyor, kırmızı halıların serili olduğu girişten de geniş bir
salona geçiliyor. Salonun üç tarafında ipek döşemeli divanlar, duvarlarında ise
mavi zemin üzerine altın yaldızlarla yazılmış. Duvarda III. Selim’e ait bir de şiir
yer alıyor. Burası misafirlerin karşılandığı dinlenme odası olarak da
anılıyormuş.
Kasrın alt katı
yaşadıkları dönemde hizmetçilere tahsis ediliyormuş. Sol taraftaki odanın
mutfak olduğu düşünülüyormuş. Şimdi ise müzik aletleri müzesi olarak
kullanılıyor. Fatma Gevheri Osmanoğlu'nun enstrümanları da burada sergileniyor.
Kahvaltı için
rezervasyon gerekmiyor, Pazartesi ve Perşembe günleri hariç gitmeniz yeterli.
Beyoğlu, Hasköy’de
bulunan Aynalıkavak Kasrı’na Aynalıkavak durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Cebeci Taksim 36T,
Yeşilpınar – Eminönü 47, Binevler – Eminönü 47E, Nur Sitesi – Eminönü 47N
otobüslerinden biriyle buraya gelebilirsiniz.
09:00 – 18:00
saatleri arasında ziyaret edilebilir.
0 yorum:
Yorum Gönder