Sucuktan pastırmaya, mantıdan yağlamaya kadar enfes tatlara
sahip bir şehir Kayseri…
Elbette Kayseri’nin lezzetleri dışında gezilecek ve
görülecek yerleri de oldukça fazla.
Kayseri’ye özgü yılkı atlarını duydunuz mu
bilmiyorum. Terk mi edilmişler yoksa özgür mü bırakılmışlar pek karara
varılmasa da yılkı atları, Kayseri’yi adeta Teksas görüntüsüne bürümüş.
Erciyes Dağı’nın eteklerinde Hörmetçi köyü civarlarında,
sanki bir film seti kurulmuşçasına bir görüntüyle karşılaşıyorsunuz. Tozu
dumana katan özgür atlar görmek istiyorsanız mutlaka buraya gelmelisiniz.
Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız sürü halinde koşan atların tozu
dumana kattığı yollarda enfes kareler yakalayabilirsiniz. Vahşi atların suya
vuran yansımalarına da hayran kalabilirsiniz.
En iyi kadrajı yakalayabilmek için saatlerce toz, toprak ve
çamur içerisinde zamanın nasıl geçtiğini bile anlamayacaksınız.
Köylülerin bir zamanlar en büyük yardımcısı olan bu atlar
günümüzde teknolojik tarıma yenik düştüklerinden artık onlara ihtiyaç kalmamış.
Bu sebeple bakım masraflarının sahiplerine fazla gelmesinden dolayı da doğaya
salınmışlar. O kadar güzeller ki onlara terk edilmiş diyemezsiniz, doğaya özgür
bırakılan demek çok daha doğru olur.
İnsanın en büyük dostu olarak bilinen atlar uzun süre doğada
insanlardan uzak kalınca insanlara karşı son derece ürkekleşmişler. Maalesef
atlar insanları yanlarına bile yaklaştırmıyorlar.
Eskiden yılkı kültürü bir at yetiştirme biçimiymiş. Kış
yaklaştığında ve bağ bahçe işleri sona erdiğinde, çiftçiler atları besleyecek
maddi güce sahip olmadıklarından atlarını kendi kendilerine bakmaları ve
kendilerine yiyecek bulmaları için doğaya salarlarmış. Bu duruma da ‘Atı
yılkıya salmak’ denirmiş.
Kış bitince de doğaya çıkıp atlarını yakalarlarmış. Herkes
kendi atını yakalamazmış. Anlayacağınız benim atım, senin atın diye bir durum
da yokmuş. Her sene kim hangi atı yakalarsa, o at onun olurmuş, ama sadece o
sezon için.
Motorlu tarıma geçilmesiyle birlikte atlar son kez yılkıya
salınmış ve bir sonraki ekip biçme sezonunda, teknoloji kullanılmaya başlamış.
Yani o gün bu gündür atlar, doğada yalnız başına.
Atlara bakarken “Acaba hala birileri gelir bizi alır diye
düşünüyorlar mıdır ya da hallerinden memnunlar mıdır?” diye düşünmeden
edemiyorsunuz.
0 yorum:
Yorum Gönder