Tam iki yıldır Phuket’e
gitme hayali kuruyordum, sonunda bu yıl kısmet oldu. Gitmeden önce o kadar
çok blog yazısı okudum ki nerede kalacağımı, nerede yemek yiyeceğime kadar çok
fikrim vardı. Türk Hava Yolları Phuket’e direk uçuşlarına başlar başlamaz
inanılmaz bir Türk akını olduğunu söylemek lazım. Öyle ki ben İstanbul’dan 10
saat uçak mesafesinde olan bir yerde 10 yıldır görmediğim Üniversite
arkadaşımla James Bond Adası turunda karşılaştım. Dünya küçük derlerdi de
inanmazdım; aynı otelde 3 yıl önce Likya turunda tanıştığım çift ile
karşılaştım :)
Giderken Bangkok
aktarmalı gittik, önce İstanbul Bangkok, ardından Bangkok’tan Phuket’e yerel
havayolu şirketi Bangkok Airways ile Phuket’e ulaştık. Otelimiz Patong
bölgesindeydi. O kadar çok otel baktım ki neredeyse tüm Patong, Karon ve Surin
beach tarafındaki tüm otellerin fiyatlarını biliyordum. En son Patong’daki Ibıs
Hotel’de karar kıldık. Birçok tur şirketi tarafından da tercih edilen otelin
konumu oldukça iyi. Oldukça temizdi, personelin ilgisi de güzeldi. Phuket’te
oteller oda – kahvaltı hizmeti veriyor. Kahvaltıda yiyecek birşeyler buldunuz
mu diye sorarsanız; buldum. Çoğu zaman mısır gevreği yedim. Haşlanmış patates,
haşlanmış mısır, domates, bol bol karpuz ve ananas yemeye çalıştım. Bir şekilde
karnınızı doyuruyorsunuz korkmayın.
Otelimiz Patong Plajı’na
5 dakika yürüme mesafesindeydi. Hemen sokağın başında 24 saat açık marketler,
otelin içinde ise tüm ada ve aktivite turlarının satıldığı bir bölüm vardı. Otelin
önüne akşam saatlerinde gelen “Banana Pancake” senin lezzetini asla unutamam.
Pancake lezzetini yine bir blog yazısında okumuştum ilk günler hep erteledim.
Yediğimde ise geçen günlerime üzüldüm. Her akşam abartısız tatlı niyetine muzlu
ve nutellalı pancake yiyorduk. Şu yazıyı yazarken canımın ne kadar çektiğini
size anlatmam mümkün değil :(
İnanın nereden
başlayacağımı bilmiyorum. 21 Temmuz’da başlayan 30 Temmuz’da sona eren Phuket maceramız hayatımızın en güzel
anılarının yaşandığı yer olarak kalacak. Bazen gerçekten plansız, programsız
yaşamak lazımmış hayatı. Herkesten ve her şeyden uzak kalmak, kafa dinlemek, yarını
düşünmemek, hiçbilmediğin bir ülkede yeni yerler keşfetmek...
Beni bilen bilir ben
çok plancı bir insanım. Saatinden önce giderim gideceğim yere, kalacağım yer
hep bellidir, önceden araştırırım. Tayland birçok konuda kendimi aştığım yer
oldu. Yıllarca korktuğum hatta asla binmem dediğim, sevdiklerimin kullanmasını
dahi istemediğim motoru seveceğim aklımın ucundan geçmezdi. Phuket’te adım başı
motor kiralama yerleri var. Günlük motor kiralama bedeli 300 baht yani bizim
paramızla 32 TL. Tayland’da motor kullanımı çok yaygın, benzinin litresi 2
buçuk lira. Kask takma zorunluluğu var, eğer takmazsanız 500 baht ceza
yiyorsunuz. O da bizim paramızla 53 lira yapıyor. Bizim cezalarımıza göre çok
ucuz değil mi :)
Tayland ile saat
farkımız 4 saat. Yani 4 saat önde yaşıyorsunuz hayatı. Biz sabahın ilk
saatlerinde uçtuğumuzdan ve aktarma yaptığımızdan anca o günün gecesinde Phuket’te
olabildik. 10 saatlik ucuşu, transferi ve saat farkını hesaplarsanız bir
gününüz yolda geçiyor.
Akşam yemekleri için
genelde kaldığımız otele yaklaşık 10 dakika uzaklıkta bulunan alışveriş
merkezini seçtik. İnsan burada da bilindik bir lezzet arıyor; bizim seçimimiz
Burger King ya da bir pizzacı oldu. Bir tavuk menünün bizim paramızla 40 lira olduğunu söylemeliyim. Ben domuz eti yemediğimden tercihimi hep
tavuktan yana kullandım. Pizza ise 25 lira civarı. Hiç mi Tayland’a özgü bir
şey yemedin demeyin, elbette yedim. Buraya gelip deniz ürünlerinden yemeden
dönülmez. Midye, ahtapot, karides, kalamar ve elbette muzlu – nutellalı pancake
efsanelerim arasında.
Tayland izlenimlerimi
tek bir yazıda anlatmam imkansız. Bu yazı bir giriş yazısı olsun, katıldığımız
James Bond, Phi Phi ve içerisinde Fil safarisinden, raftinge kadar bir çok
etkinlik barındıran turu ayrı ayrı anlatmalıyım. Phuket gecelerini, thai
masajını, Tayland’dan neler alınacak kısmını da en kısa zamanda sizinle
paylaşacağım.
Phuket’e yeniden
gider misin derseniz; evet iznim olsa şimdi giderim =)
0 yorum:
Yorum Gönder