Batan bir şehrin kıyısı: Halfeti



Halfeti denince ilk akla gelen muhtemelen son dönemlerin popüler dizilerinden biri olan Karagül geliyor. Diziyi izleyenler büyük olasılıkla Halfeti’nin muhteşem manzarasını hafızalarından kazıyamamıştır.
2011 yılında geldiğim Şanlıurfa gezisinde ne yazık ki Halfeti programı dahil değildi. Daha sonrasında FOX TV’de yayınlanan Karagül dizisinde gördüğüm Halfeti’yi uzun zamandır gidip görmek istiyordum. Bu yıl GAP turlarını araştırırken içerisinde Halfeti tekne turu olan tur programını seçtim.
Tur dahilinde Halfeti’ye gittiğinden dolayı aslında her yerini gezemedim. İlk olarak Fırat Nehri üzerine kurulan yüzen restoranlardan birine gittik. Hani tatil beldelerinde denizin üzerine plastik bidonlardan iskele yaparlar ya aynı onun gibi sürekli sallanan bir restoran düşünün. İçeri girer girmez ağır bir et kokusu sarıyor. Ben et ve et ürünlerinden pek hoşlanan biri değilimdir. Buraya özgü bir şabut balığı varmış bunu daha önce de okuduğum bloglardan biliyordum. Fakat içerideki et kokusu giderek artmaya başladığından daha fazla kalamadım, açıkçası esnafının da çok güleryüzlü, misafirsever olduklarını maalesef söyleyemeyeceğim. Daha önce turla seyahat edenler bilir, tur sizi bir bölgedeki bir restorana götürür ve hep birlikte orada yer içersiniz. Et kokusundan duramayınca restoranın hemen karşısında bulunan gözlemecilere doğru ilerledim. Şanlıurfa’da çalışan, dışarıda gezen kadın görmek çok az. Kendi ayakları üzerinde duran bir kadın gördüğümde çok mutlu olduğumu söylemem lazım. Yanında 5-6 yaşlarında erkek çocuğuyla mis gibi gözleme yaparak servis ediyor. Restorandan çıkarken “Burası çok et kokuyor, ben gözleme yemek istiyorum” derken restoran sahibi beni duyup “Gözlemeye 10 lira vereceksin bir de doymayacaksın” deyip kıs kıs gülmüştü. Gözleme siparişi verirken restoran sahibinin söylediklerinden bahsedince gözlemeci kadın da “Size böyle söyleyen adamlar her gün benden yiyor, gözlemelerinin tadına doyamıyorum diyorlar" dedi. Ben de şaşırmadığımı söyledim. Kendi ayaklarının üzerinde duran bir kadın kazansın istiyorum dediğimde de bana teşekkür etti. Çünkü Şanlıurfa’da dışarıda kadın çalışan görmek çok zor. Hamurunu kendi açmış, mis gibi çayını demlemiş. Peynirli ve patatesli gözleme yaparak ev bütçesine katkıda bulunuyor. Kim bilir ne kadar zorluk içinde diye düşünmeden de edemiyorum. Patatesli gözleme ve çay söyledim. Tur programının yemek saatini de orada oturarak geçirdim. Bazı anlar inanın karnınızın doymasından bile daha değerli.
Daha sonra Halfeti tekne turuna katılacağımız iskeleye doğru ilerledik. Bizim şansımıza hava o gün serin ve yağmurluydu. Rüzgarlı bir tekne turu yaptık. Saçımız başımız dağıldı ama o muhteşem manzaraya değer diyorsunuz.
Bilindiği üzere Halfeti, Şanlıurfa’nın 13 ilçesinden sadece biri. Şanlıurfa il merkezine de 110 kilometre mesafede bulunuyor.
2000 yılında GAP projesi kapsamında Birecik Barajı’nın yapılmasıyla evlerin büyük bir bölümü sular altında kalmış. Sular altında kalan bölge Eski Halfeti adıyla anılıyor. Taş mimarisiyle yapılmış evlerin sular altında kaldığı ilçe doğal güzelliğiyle dikkat çekiyor. Saklı Cennet ve Kayıp Kent olarak da anılan Eski Halfeti, son zamanlarda yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Tekne bölgeden yavaşça geçerken, Halfeti’nin hikayesi de teyp kaydı ile anlatılıyor. Halfeti’nin simgesi haline gelen camii minaresini de çok yakından görme imkanı bulabiliyorsunuz.
Halfeti’nin bereketli topraklarında yetişen Karagül’den yapılmış kolonyalardan sevdiklerinize satın alabilirsiniz. Karagül bilindiği üzere sadece bu bölgenin topraklarında siyah rengi alıyor, Karagül’ü satın alıp bir başka yere götürdüğünüzde siyah renk özelliğini kaybediyormuş.
Hafta sonu değişik bir yer görmek isterseniz; 2 günlüğüne hem Şanlıurfa’yı hem de Harran ve Halfeti’yi gezebilir, akşam da yöreye özgü Sıra Gecesi’ne katılabilirsiniz.

Google Plus'ta paylaş

Hakkında: tatilde nereyi gezsem

Futbol ve seyahat sever.
    Blog Yorumları
    Facebook Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder